İnşirah Suresi
İnşirah suresi 8 ayetten oluşur ve Kur’an’ın doksan dördüncü suresidir. İniş sırasına göre on ikinci sure olduğu kabul edilen İnşirah, Mekke döneminde Duha suresinden sonra inmiştir ve bu surenin devamı gibidir.
Duha suresinin, İslam peygamberi Hz. Muhammed’e vahyin bir müddet kesildiği esnada Mekke müşriklerinin “Rabbi Muhammed’i terk etti, ona küstü” şeklindeki konuşmaları sebebiyle Peygamber’in duyduğu üzüntü üzerine indiği kabul edilir. Sure böyle bir zamanda Allah’ın Hz. Peygamber’i terk etmediği ve kendisine darılmadığını bildirir.
“Vedduha, velleyli iza seca, ma vedde'ake rabbüke ve ma kala”
“Ant olsun kuşluk vaktine ve dindiği zaman o geceye ki,
Rabbin sana veda etmedi ve darılmadı da.”
İnşirah suresi Duha suresinden sonra inmiştir. Bu surede Hz. Muhammed’e, yaşadığı sıkıntılar için kendisini teselli edebilmesinin sağlandığı, içindeki sıkıntıların kaldırıldığı bildirilmektedir.
“Elem neşraḣ leke sadrak, ve veḋa’nâ ànke vizrak, elleżi enģaḋa ẑahrak ve rafâ’nâ leke żikrak,
feinne me’àl’ùsri yûsra, inne me’àl’ùsri yûsra, feiżâ ferağte fensab ve ilâ rabbike ferğab.”
“(Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?
Senin şânını yükseltmedik mi?
Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.
Ancak Rabbine yönel ve yalvar.”
İnşirah, her zorluğun yanında kolaylığın da olduğunu bildiriyor, yedinci ayette geçen bir işin bitince diğerine koyul ifadeleriyle devam edebilmek için dayanma gücünün varlığı hatırlatılıyor. Hinduların Mantraları gibi Müslümanlar da yüzyıllardır bu iki sureden gönüllerine ferahlık vermesi, sıkıntılı zamanlarında maneviyatlarının güçlenmesi amacıyla yararlanmaktadırlar. Ne zaman, hangi duanın ardından, günde kaç kez okunması gerektiği gibi tartışmalardan oldukça uzak bir noktada durmakla birlikte, İnşirah suresi Buket Uzuner’in Kumral Ada Mavi Tuna kitabında sorduğu bir soruyu akıllara getiriyor:
“Yoksa mucizeler yalnızca onlara inananlar için mi gerçekleşir?"
Kaynak: Kurandiyanet.gov.tr
Ockham'ın Usturası
Ockham’ın Usturası doğru bilgiye ulaşmanın yöntemini gösteren temel bir bilimsel prensiptir. Bu prensibe göre karşılaştığınız bir problemde karşıt açıklamalar eşit ise, en basit olan açıklama doğru olmaya en yatkın olandır.
21.yy. terminolojisinde karşımıza "Simple is the best! "(basit olan en iyisidir) olarak çıkan prensip, aslında 14. Yy. Orta Çağ Avrupa’sında İngiliz rahip Ockham’lı William tarafından ortaya atılmıştır.
Rivayete göre William sabah tıraşını olurken yüzünü kesiyor ve çok sinirleniyor. Bunun üzerine düşünüyor ve kızgınlığının sebebini sorguluyor. Kızgınlığının sebebi tıraş olurken kendisini kesmesi mi yoksa usturasını bilemeyi unutmuş olması mı? Bunun üzerine bu deneyiminden etkilenerek basitlik prensibini geliştiriyor.
Örneğin sokakta birkaç sene önce düğününe gittiğiniz kadın bir arkadaşınızla karşılaştınız ve karnının epeyce şişkin olduğunu gördünüz. Ne düşünürsünüz? Arkadaşınızın hamile olduğunu mu düşünürsünüz? Yoksa bilmediğiniz bir hastalığın arkadaşınızın karnını anlamadığınız bir şekilde şişirdiğini mi varsayarsınız?
Ockham’ın usturasına göre en basit, varsayımların tıraş edildiği açıklamanın doğru olma olasılığı daha fazladır. Gerçekten de gündelik hayatınızda karnı öne çıkmış kadınların çoğu hamiledir, pek azının hasta olduğu için bedeni şişmiştir.
Peki varsayımlardan arındırılmış bilginin doğru olmaya en yatkın olduğu fikrini günlük sosyal hayatımızda nasıl uygulayabiliriz? Ockhamın usturasından nasıl yararlanabiliriz?
İş takviminiz çok dolu ve yeni iş gününde sizi bekleyen bir sürü görev var olduğunu varsayalım. İşlerin yetişemeyeceğinden endişe ediyorsunuz ve düşündükçe tamamlamanız gereken tüm görevler kafanızda bir yumak haline dönüşüyor. Ockhamın Usturasına göre en basit, komplike olmayan ve varsayımlar üzerinden dallanıp budaklanmayan görevden başlamak en doğrusu olacaktır.
Sonuç olarak "Entia non sunt multiplicanda praeter necessitatem" Latince orijinal ifadesiyle literatüre geçen Ockham’ın Usturası’nın özü şudur:
Zorunda olmadıkça varlıkları çoğaltmayın, en yalın ve varsayımdan uzak açıklama gerçeğe en yakın olandır. Bu yöntemden kendi düşünceleriniz ve duygularınızı anlamakta, sosyal yaşantınızı koordine etmekte de yararlanabilirsiniz.