Pan Çekim Tekniği

Pan çekimlerinde amaç çekilen ana nesnenin netliğini koruyarak arka planda hareket etkisini hissettirmektir. Pan yada Panning çekim tekniği genellikle spor fotoğrafçılığında başvurulan bir yöntemdir. Bu yöntemde fotoğrafın konu nesnesi hareketlidir, arka plan hareketsizdir. Ancak öndeki nesnenin hızı kamerayla takip edilerek öndeki nesnenin net ve hareketsiz, arka planın ise flu, algılanamayan bir görüntüsü oluşur.
Nasıl çekerim?
Basitçe ana prensip, hareketli nesneyi kamerayla takip etmek. Püf nokta, nesnenin hareketi ile kameranızın hareketi aynı doğrultuda olmalıdır. Peki saatte 60 km ile giden bir arabanın pan fotoğrafını çekmek istediğimizde, saatte 60 km hıza mı ulaşmalıyız? Dijital makineler perde hızınızı (enstantane) manuel olarak ayarlayabilmenizi sağlayarak size durduğunuz yerde hızlı giden bir arabanın net fotoğrafını yakalama imkanı sunar.
Hızlı giden bir arabanın fotoğraflanması örneğini düşünelim. Bedeninizi sabit tutmalısınız, genelde kollar yanda kamerayı göğüs hizasında tutuş şeklinde iki ayağınız omuz hizasında genişlikte, çekeceğiniz nesneye görüş alanınıza girdiğinde netleme yapmanız gerekmektedir. Yarım deklanşöre basış ile netleme yaptığınızda, aracı elinizi deklanşörden kaldırmadan makineyi hareketi doğrultusunda döndürerek (Makineyle yatay bir çizgi çizdiğinizi, panoramik fotoğraf çekimi yaptığınızı düşünebilirsiniz.) takip etmelisiniz. Araç fotoğrafı çekeceğiniz noktaya ulaştığı anda deklanşöre tam basarak fotoğrafı çekmelisiniz.
Ancak perde hızınız çok düşük olduğu için parmağınızı kaldırdığınız anda işlem tamamlanmış olmaz. Perde yavaş yavaş indiği gibi yavaş yavaş kalkacağından, bu süreyi düşünerek deklanşörden parmağınızı kaldırdıktan sonra da takip işlemini devam ettirmeniz gerekmektedir. Takip işlemi tamamlandığında fotoğraf tamamlanmış olur.
Photo by Luca Campioni on Unsplash
Pan Çekimi Makine Ayarları Enstantane
Makinenizin enstantane öncelikli ve seri çekim modlarından yararlanmalısınız. 1/15-1/50 aralığında olan düşük enstantane ayarlarını kullanmalısınız. Daha yavaş perde hızınızın olması demek el çekimlerinde zorluğun artması demektir. Çekeceğiniz nesnenin hızına göre bu değerleri aynı oranda arttırıp azaltabilirsiniz.
Unutulmamalıdır ki enstantane hızınız ne kadar yavaşsa, makineye giren ışık o kadar fazla olacaktır. Bunu evin perdelerinin aniden açılıp kapanması ya da yavaş yavaş bu işlemin gerçekleşmesi olarak hayal edebilirsiniz. Daha yavaş kapanan perdeler bu süreçte yine odaya ışığı yansıtacaktır. Bu sebeple Manuel moduna geçip, diyafram ve iso değerinizde değişiklik yapabilirsiniz.
Ekranınız bembeyaz oluyorsa, bu fazla ışığa maruz kalan makinenizin gözlerinin parlaması olarak düşünülebilir. Fazla ışıkta diyafram değerinizi arttırın, iso değerlerinizi düşürün. Ayarlamar doğru yapıldığında renkler geri gelecektir.
Her arka planının net olmadığı ve hareket etkisini yansıttığı fotoğraf pan değildir. Dikkat edilmelidir ki Pan tekniğinde ana nesne hareketlidir ancak net gözükmektedir. Aşağıda görülen benzer fotoğrafta Pan tekniğini andırsa da unutulmamalıdır ki uzun pozlama yapılarak çekilen bu fotoğrafta net olan nesneler sabit durdukları için nettirler.
Photo by Jonathan Borba on Unsplash
Kaynak: Temel Fotoğraf Bilgisi, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu, 2013
Mutlak Sıfır

Bir cisim ne kadar soğuk olabilir? Ne kadar soğukta, artık bir cismin yok olduğunu farz edebiliriz? Mutlak sıfır bir cismin artık var olamayacağı kadar soğuk olduğunu ifade eder. Bu sıcaklık -273,15 santigrat derece ya da 0 (sıfır) Kelvin ile ifade edilir. Uzay bile bu kadar soğuk değildir.
Heisenberg’in Belirsizlik İlkeleri’ne göre atomlar ve moleküller yalnızca belirli enerji düzeylerinde var olabilirler. Çünkü sıcaklık ile cisimleri oluşturan atom hareketleri doğru orantılıdır. Sıcaklık artarken atomlar daha hızlı ve düzensiz hareket ederlerken, soğuk ortamda atomlar yavaşlar ve düzensiz hareketlerini azaltırlar. Bir cismin mutlak sıfır derecesindeki kalan son enerjisine “sıfır noktası enerjisi” denir. Bu noktada artık hareket var olamayacak kadar moleküler anlamda azalmıştır, ama cisim var oldukça enerji de varlığını devam ettirecektir.
Işık hızına olduğu gibi mutlak sıfıra da ulaşmak mümkündür ama bu hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmez; çünkü bu dereceye ulaşmak sonsuz miktarda enerji gerektirir. Bir cismi bu kadar soğutmayı şu ana kadar pek çok bilim insanı denemiş olsa bile, başarılı olunamamıştır.
Kelvin Ölçeği mutlak sıfıra dayalıdır. Sıfır Kelvin, mutlak sıfırdır. Bu anlamda bilinmelidir ki sıcaklığın ölçülmesinde birkaç ölçekten yararlanılır. En bilineni günlük hayatımızda kullandığımız birimi Santigrat olarak da adlandırılan Celcius ölçeğidir. Bu ölçekte suyun donma noktası 0, kaynama noktası 100 derece kabul edilir ve bu iki sıcaklık arası santigrat olarak adlandırılan yüz eşit kısma bölünür.
Kelvin ölçeğinde sıcaklık derece işareti kullanılmadan büyük K simgesi ile gösterilir. Suyun donma noktası 273, kaynama noktası 373 Kelvindir. Kelvin ölçeğinde Celcius ölçeğindeki gibi suyun donma ve kaynama noktaları arasında 100 derecelik bir fark vardır. Yani iki ölçek de -suyun kaynama noktalarının başlangıç dereceleri farklı olsa da- aynı birim büyüklüklerini kullanırlar. Eksi derecelerin olmadığı Kelvin’de; 273 Kelvin, 0 santigrat dereceye eşittir. Dolayısıyla mutlak sıfır olarak adlandırılan 0 Kelvin de -273 santigrat dereceye eşit olur.
“Bilim, kendisine sunulan her problemle korkusuzca yüzleşecek, sonsuza dek geçerli, onurlu yasalarla bağlıdır.” Sözüyle bilime olan inancını anlatan William Thomson, (Lord Kelvin olarak da bilinir) 1824-1907 yılları arasında yaşamış zamanın en büyük fizikçilerinden biriydi. Termodinamikte gazlar için tanımlanmış mutlak sıfır kavramını tüm maddelere uyarladı. Kelvin adını verdiği ölçeğinde mutlak sıfırı başlangıç noktası olarak kabul etti. Kelvin ölçeği, bugün vefatından yüz yıl sonra sıcaklığın ölçülmesinde yararlanılan üç temel ölçekten biri olarak adını yaşatıyor.
Khan Academy
Bilimsel İlkelerin Küçük Kitabı, Tubitak Kitapları, 2005