İyi Samiriyeli - The Good Samaritan

İyi Samiriyeli olarak çevrilen, Alabama’lı iki kız kardeşin oluşturduğu folk rock türünde müzik yapan The Pierces adlı müzik grubunun şarkısı. Şarkının adı İsa’nın anlattığı en ünlü öğretici hikayelerden (Mesel – İslam’da Kıssa) birine atıf yapar. Bu hikâye Luka İncilinde geçer ve ihtiyaç halindeki bir kişiye yalnızca insan olduğu için yardım etmenin erdemi anlatılır.
Hikâyeye göre bir grup insan arasından Yahudi bir kanun yapıcı İsa’ya nasıl sonsuz bir hayata erişeceğini sorar. Aslında mükemmel biri olabilmek için ne yapması gerektiğini öğrenmek istemektedir. İsa “Tevrat’ta ne yazılıdır?” diyerek cevap verir. Yahudi kanun yapıcı “Tanrı'yı tüm yüreğinle ve tüm ruhunla sev. Onu tüm gücünle ve aklınla sev. Ayrıca komşularını sevdiğin gibi sev.” deyişlerini aktarır ve sorar: “Peki, komşularımın kim olduğunu nasıl bilebilirim?” Bunun üzerine İsa ona bir hikâye anlatarak cevap verir.
Yol kenarında saldırıya uğramış, yağmalanmış ve terk edilmiş kötü durumda olan bir seyyah vardır. Oradan geçmekte olan bir rahip adamın kötü kıyafetinden dolayı adamdan sakınır ve geçip gider. Oysa onun tanrının hizmetkarı olarak seyyaha yardımcı olacağı düşünülürdü. Daha sonra Levi’li mezhep üyesi saygıdeğer bir adam seyyahı görür. Ancak o da adamın kötü görünümünden etkilenir ve seyyahı görmezden gelerek yoluna devam eder.
Sonunda Samiriye’li bir adam gelir. Arap kaynaklarında Samiriler olarak geçen bu kişiler Filistin topraklarının kuzey tarafında bulunan Samiriye kentinde yaşayan kişilerdir ve Yahudilerle benzer inançlara ve ibadetlere sahip olsalar da Yahudilerle anlaşamayan ve onlarla ihtilaf halinde olanlardır.
Oradan geçenlerin arasından Yahudi seyyaha yardım etmesi beklenemeyecek kişi olan Samiriyeli seyyaha yardım eder, giyecek verir, bir hana götürüp tedavi masraflarını üstlenir. İsa bunun üzerine Yahudi kanun yapıcıya bu iyi Samiriyeli’nin onun komşusu olduğunu söyler.
Hikâye farklılıklara aldırmayan sevginin boyutlarını belirginleştiriyor. İhtiyacı olan bir insana onu sevmeseniz de hatta herkesin kaçındığı biri bile olsa bu kişi, yardım etmenin insan olmak anlamına geldiğini anlatıyor. Bugün İyi Samiriyeli (The Good Samaritan) kalıbı ihtiyaç halindeki bir kimseye bencil olmadan yardımcı olan kimseyi anlatmak için kullanılıyor.
Bu anlatım İslam’daki dürüst, merhametli, iyi ahlak sahibi kişileri anlatan “Ebrar” kavramına karşılık geliyor. Mutaffifin Sûresi 22-26. âyetlerde “Ebrar” olan kullar şöyle tarif edilmiştir:
"Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler.” ( İnnel'ebrare lefiy na'ıymin)
“Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar. Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün. Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir. Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar."
Kapak Resmi: The Good Samaritan, 1890 by Vincent Van Gogh
Kaynaklar:
ebrar/the good samaritan makale
Samaritan hikayesi video
Samiriyeliler
Sure Link
Bulutların Üzerinde Yolculuk

Bulutların Üzerinde Yolculuk ya da Sis Denizinde Amaçsızca Dolaşan Adam (Orijinal Adlandırma: Der Wanderer über dem Nebelmeer), Alman ressam Caspar David Friedrich tarafından 1818'de çizilen yağlı boya tablosudur. Günümüzde, Almanya'nın Hamburg kentindeki Kunsthalle Hamburg Müzesi’nde sergilenmektedir.
DETAYLAR
Eserde ilk dikkat çeken, genellikle tercih edilen yatay çalışma yerine izleyiciye yakın olan nesnenin ayakta duruşuyla oluşturulmuş dikeyliğin tercih edilmesidir. Nesne yani adam, sırtını dönmüş vaziyette önünde uzanan sisli doğa manzarasını yüksek bir tepeden izlemektedir. Yüzü gösterilmediği için manzara karşısındaki duyguları ve kişiliğine dair detaylar izleyicinin hayal dünyasına bırakılmıştır.
Ressam böylelikle izleyicilere manzarayı ve hissettirdiklerini tablodaki adamın gözünden değil, kendi gördüğü şekliyle aktarmış olur. Bizleri sisler içindeki manzaraya, daha geniş bir perspektiften doğaya onun gözünden bakmaya ve manzara karşısındaki hislerini anlamaya iter. Resimdeki adam izleyici olur ve ressamın gözleriyle manzaraya bakar.
Romantik bir ressam olan Friedrich’e göre doğayı incelemek, insanı anlam arayışına yönlendiren bir yolculuktur. Bu sebeple doğayı anlama çabası ressam için kişinin kendini anlayarak aydınlanmasına hizmet eder. Resmin teması kendi üzerine düşünme eylemidir.
Tarihçi John Lewis Gaddis, adamın kayalıklar üzerindeki duruşunu bir çelişkiyle bağdaştırır. Adam bulutların üzerindedir, her şey onun altında gözükmektedir. Güçlü ve kendinden emin duruşu ve resmin ortasında konumlandırılmasıyla da bir güç timsalidir. Bu konumda kendini dünyanın hâkimi olarak gördüğü söylenebilir. Ancak resmin tamamına baktığımızda, heybetli dağlar ve engin gökyüzü altında küçük kalmaktadır. Öyle ki uzakta görünen sisler içindeki dağlardan daha alçak bir konumda olduğu seçilmektedir. Bu ressamın, dünyanın tepesindeki bir adamın dahi doğa karşısında küçük kalacağını hatırlaması gerektiğini söyleme biçimidir. Bir yönüyle doğanın gücü karşısında insanın önemsizliğini hatırlatır.
Resme bakıldığında, zirveye tırmanmanın haklı gururunu yaşayan bir adam da görülebilir, kendini sisler içerisinde kaybetmiş bir şekilde tehlikeli bir yamaçta bulan bir adam da. Bazı eserlerin size anlattıkları sizin onlara anlattıklarınızla ilgilidir. Bu eserin size anlatacakları, kendi hissettiklerinizin sesinden başka bir şey değil.
Kaynaklar/Ayrıca Bakınız:
mozartcultures.com
Dr. Gülşah Meral Özgür
Düşünbil Dergisi, Çeviri Video
Tablo Viki