Mutlak Sıfır
Bir cisim ne kadar soğuk olabilir? Ne kadar soğukta, artık bir cismin yok olduğunu farz edebiliriz? Mutlak sıfır bir cismin artık var olamayacağı kadar soğuk olduğunu ifade eder. Bu sıcaklık -273,15 santigrat derece ya da 0 (sıfır) Kelvin ile ifade edilir. Uzay bile bu kadar soğuk değildir.
Heisenberg’in Belirsizlik İlkeleri’ne göre atomlar ve moleküller yalnızca belirli enerji düzeylerinde var olabilirler. Çünkü sıcaklık ile cisimleri oluşturan atom hareketleri doğru orantılıdır. Sıcaklık artarken atomlar daha hızlı ve düzensiz hareket ederlerken, soğuk ortamda atomlar yavaşlar ve düzensiz hareketlerini azaltırlar. Bir cismin mutlak sıfır derecesindeki kalan son enerjisine “sıfır noktası enerjisi” denir. Bu noktada artık hareket var olamayacak kadar moleküler anlamda azalmıştır, ama cisim var oldukça enerji de varlığını devam ettirecektir.
Işık hızına olduğu gibi mutlak sıfıra da ulaşmak mümkündür ama bu hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmez; çünkü bu dereceye ulaşmak sonsuz miktarda enerji gerektirir. Bir cismi bu kadar soğutmayı şu ana kadar pek çok bilim insanı denemiş olsa bile, başarılı olunamamıştır.
Kelvin Ölçeği mutlak sıfıra dayalıdır. Sıfır Kelvin, mutlak sıfırdır. Bu anlamda bilinmelidir ki sıcaklığın ölçülmesinde birkaç ölçekten yararlanılır. En bilineni günlük hayatımızda kullandığımız birimi Santigrat olarak da adlandırılan Celcius ölçeğidir. Bu ölçekte suyun donma noktası 0, kaynama noktası 100 derece kabul edilir ve bu iki sıcaklık arası santigrat olarak adlandırılan yüz eşit kısma bölünür.
Kelvin ölçeğinde sıcaklık derece işareti kullanılmadan büyük K simgesi ile gösterilir. Suyun donma noktası 273, kaynama noktası 373 Kelvindir. Kelvin ölçeğinde Celcius ölçeğindeki gibi suyun donma ve kaynama noktaları arasında 100 derecelik bir fark vardır. Yani iki ölçek de -suyun kaynama noktalarının başlangıç dereceleri farklı olsa da- aynı birim büyüklüklerini kullanırlar. Eksi derecelerin olmadığı Kelvin’de; 273 Kelvin, 0 santigrat dereceye eşittir. Dolayısıyla mutlak sıfır olarak adlandırılan 0 Kelvin de -273 santigrat dereceye eşit olur.
“Bilim, kendisine sunulan her problemle korkusuzca yüzleşecek, sonsuza dek geçerli, onurlu yasalarla bağlıdır.” Sözüyle bilime olan inancını anlatan William Thomson, (Lord Kelvin olarak da bilinir) 1824-1907 yılları arasında yaşamış zamanın en büyük fizikçilerinden biriydi. Termodinamikte gazlar için tanımlanmış mutlak sıfır kavramını tüm maddelere uyarladı. Kelvin adını verdiği ölçeğinde mutlak sıfırı başlangıç noktası olarak kabul etti. Kelvin ölçeği, bugün vefatından yüz yıl sonra sıcaklığın ölçülmesinde yararlanılan üç temel ölçekten biri olarak adını yaşatıyor.
Khan Academy
Bilimsel İlkelerin Küçük Kitabı, Tubitak Kitapları, 2005
Bulutların Üzerinde Yolculuk
Bulutların Üzerinde Yolculuk ya da Sis Denizinde Amaçsızca Dolaşan Adam (Orijinal Adlandırma: Der Wanderer über dem Nebelmeer), Alman ressam Caspar David Friedrich tarafından 1818'de çizilen yağlı boya tablosudur. Günümüzde, Almanya'nın Hamburg kentindeki Kunsthalle Hamburg Müzesi’nde sergilenmektedir.
DETAYLAR
Eserde ilk dikkat çeken, genellikle tercih edilen yatay çalışma yerine izleyiciye yakın olan nesnenin ayakta duruşuyla oluşturulmuş dikeyliğin tercih edilmesidir. Nesne yani adam, sırtını dönmüş vaziyette önünde uzanan sisli doğa manzarasını yüksek bir tepeden izlemektedir. Yüzü gösterilmediği için manzara karşısındaki duyguları ve kişiliğine dair detaylar izleyicinin hayal dünyasına bırakılmıştır.
Ressam böylelikle izleyicilere manzarayı ve hissettirdiklerini tablodaki adamın gözünden değil, kendi gördüğü şekliyle aktarmış olur. Bizleri sisler içindeki manzaraya, daha geniş bir perspektiften doğaya onun gözünden bakmaya ve manzara karşısındaki hislerini anlamaya iter. Resimdeki adam izleyici olur ve ressamın gözleriyle manzaraya bakar.
Romantik bir ressam olan Friedrich’e göre doğayı incelemek, insanı anlam arayışına yönlendiren bir yolculuktur. Bu sebeple doğayı anlama çabası ressam için kişinin kendini anlayarak aydınlanmasına hizmet eder. Resmin teması kendi üzerine düşünme eylemidir.
Tarihçi John Lewis Gaddis, adamın kayalıklar üzerindeki duruşunu bir çelişkiyle bağdaştırır. Adam bulutların üzerindedir, her şey onun altında gözükmektedir. Güçlü ve kendinden emin duruşu ve resmin ortasında konumlandırılmasıyla da bir güç timsalidir. Bu konumda kendini dünyanın hâkimi olarak gördüğü söylenebilir. Ancak resmin tamamına baktığımızda, heybetli dağlar ve engin gökyüzü altında küçük kalmaktadır. Öyle ki uzakta görünen sisler içindeki dağlardan daha alçak bir konumda olduğu seçilmektedir. Bu ressamın, dünyanın tepesindeki bir adamın dahi doğa karşısında küçük kalacağını hatırlaması gerektiğini söyleme biçimidir. Bir yönüyle doğanın gücü karşısında insanın önemsizliğini hatırlatır.
Resme bakıldığında, zirveye tırmanmanın haklı gururunu yaşayan bir adam da görülebilir, kendini sisler içerisinde kaybetmiş bir şekilde tehlikeli bir yamaçta bulan bir adam da. Bazı eserlerin size anlattıkları sizin onlara anlattıklarınızla ilgilidir. Bu eserin size anlatacakları, kendi hissettiklerinizin sesinden başka bir şey değil.
Kaynaklar/Ayrıca Bakınız:
mozartcultures.com
Dr. Gülşah Meral Özgür
Düşünbil Dergisi, Çeviri Video
Tablo Viki