Nibelungen Yüzüğü

Nibelung Yüzüğü, Çember Döngüsü, Yüzük adlarıyla da bilinen, Alman besteci Richard Wagner’ın dört epik operadan oluşan opera serisidir. Ren Altını, Valkürler, Siegfried ve Tanrıların Alacakaranlığı adlı 4 operadan oluşan başyapıt, toplamda neredeyse 17 saat sürer ve dört gün art arda dört gecelik kısımlar halinde izlenmek üzere tasarlanmıştır. Wagner bu eserini, Alman-İskandinav mitolojik kültüründen doğan Nibelungen Destanı’ndan yola çıkarak bestelemiştir.
İlk kısım Ren Altını’nda; cüce krallığı Nibelung’un kralı cüce Alberich Ren nehrinin perilerinden, dövülüp yüzük yapıldığında büyük bir güce sahip olacağını öğrendiği altını çalar ve tılsımlı bir yüzük yapar. Diğer tarafta tanrıların kıralı Wotan, devlerin yardımıyla Valhalla adında kendine bir saray yaptırmaktadır. Devlere borcunu ödemek için de cüce Alberich’in yaptığı tılsımlı güç yüzüğünü çalar. Ancak Alberich yüzüğü lanetlemiştir, yüzüğü ele geçiren herkesin kaderinde yüzüğün kölesi olmak ve kendi sonunu getirmek vardır.
İkinci kısım Valkürler’de; tanrılar kıralı Wotan, cüce Alberich’in yüzüğü tekrar ele geçirebileceğinden korktuğu için Valkürler olarak bilinen kızlarını dünyaya savaş alanlarında gezerek yeryüzündeki savaşçıları araması için gönderir. Brünnhilde de bunlardan biridir. Bu esnada Wotan’ın yeryüzündeki oğlu Siegmund, kızkardeşi Sieglinde’yi bulur. Ancak kavuşmaları kız kardeşinin eşine ihanet etmesine sebep olmuştur. Bunu duyan Wotan, Brünnhilde’ye yeryüzündeki oğlu Wotan’ı öldürmesini emreder. Ancak Brünnhilde babasına ihanet eder ve Sigmund’u korumaya çalışır. Ne var ki Sigmund ölür ve Brünnhilde kızkardeşi Sieglinde’yi yaşayabilmesi için bir ormana bırakır.
Daha sonraki bölümlerde Sieglinde’nin oğlu Siegfried ormanda dünyaya gelir ve büyür. Cüce Mime’den kim olduğunu öğrenen Siegfried de yüzüğün peşine düşer. Ancak yüzüğü ele geçirmesiyle lanet onu da etkisi altına alır ve annesinin kurtarıcısı kendisinin sevgilisi Brünnhilde’ye ihanet eder. Bunun sonucunda intikam almak isteyen Brünnhilde yüzüğü ele geçirir ve kendini yüzükle birlikte altının çalındığı Ren nehrine atar. Böylece yüzük yok olur ancak tüm bu maceraların sonunda tanrıların alacakaranlığı gelmiştir ve Valhalla (tanrıların sarayı) yüzüğün lanetiyle birlikte yanarak yok olur.
Eserde Wagner’ın müziğinin belirleyici özelliği olan leidmotiv tekniği kullanılmıştır. Bu tekniğe göre eserde bir karakteri, belirli bir duygu veya düşünceyi temsil eden kısa, tekrarlanan melodiler bulunmaktadır. Wagner, karakterlerin sahneye çıktığı anlarda ya da yüzük gibi önemli sembollerin varlık gösterdiği önemli sahnelerde, bunları temsil eden tekrarlanan melodilerden yararlanmış ve böylece ana temayı bütünleyen müzikal bir hafıza yaratmıştır. İtalyan operasının alışılmış kalıplarından sıyrılıp, karakterleri ve sembolleri bir bütün olarak yansıtmış ve opera sanatını hayal gücünün ötesine taşımıştır.
Nibelungen Yüzüğü ya da Wagner’ın Çember Döngüsü’ne esin kaynağı olan İskandinav mitolojisi, R.R. Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi kitap üçlemesine de esin kaynağı olmuştur. Bu sebeple serinin kitapları ve filmiyle Wagner’in Yüzük’ü genel olarak benzerlik göstermektedir.
Kaynaklar/Ayrıca Bakınız:
Öztürk Özhan, Dünya Mitolojisi, Nika Yayınları, Ankara, 2016
Wannart Değerlendirme
Makale 1
Makale 2
Mutlak Sıfır

Bir cisim ne kadar soğuk olabilir? Ne kadar soğukta, artık bir cismin yok olduğunu farz edebiliriz? Mutlak sıfır bir cismin artık var olamayacağı kadar soğuk olduğunu ifade eder. Bu sıcaklık -273,15 santigrat derece ya da 0 (sıfır) Kelvin ile ifade edilir. Uzay bile bu kadar soğuk değildir.
Heisenberg’in Belirsizlik İlkeleri’ne göre atomlar ve moleküller yalnızca belirli enerji düzeylerinde var olabilirler. Çünkü sıcaklık ile cisimleri oluşturan atom hareketleri doğru orantılıdır. Sıcaklık artarken atomlar daha hızlı ve düzensiz hareket ederlerken, soğuk ortamda atomlar yavaşlar ve düzensiz hareketlerini azaltırlar. Bir cismin mutlak sıfır derecesindeki kalan son enerjisine “sıfır noktası enerjisi” denir. Bu noktada artık hareket var olamayacak kadar moleküler anlamda azalmıştır, ama cisim var oldukça enerji de varlığını devam ettirecektir.
Işık hızına olduğu gibi mutlak sıfıra da ulaşmak mümkündür ama bu hiçbir zaman tam olarak gerçekleşmez; çünkü bu dereceye ulaşmak sonsuz miktarda enerji gerektirir. Bir cismi bu kadar soğutmayı şu ana kadar pek çok bilim insanı denemiş olsa bile, başarılı olunamamıştır.
Kelvin Ölçeği mutlak sıfıra dayalıdır. Sıfır Kelvin, mutlak sıfırdır. Bu anlamda bilinmelidir ki sıcaklığın ölçülmesinde birkaç ölçekten yararlanılır. En bilineni günlük hayatımızda kullandığımız birimi Santigrat olarak da adlandırılan Celcius ölçeğidir. Bu ölçekte suyun donma noktası 0, kaynama noktası 100 derece kabul edilir ve bu iki sıcaklık arası santigrat olarak adlandırılan yüz eşit kısma bölünür.
Kelvin ölçeğinde sıcaklık derece işareti kullanılmadan büyük K simgesi ile gösterilir. Suyun donma noktası 273, kaynama noktası 373 Kelvindir. Kelvin ölçeğinde Celcius ölçeğindeki gibi suyun donma ve kaynama noktaları arasında 100 derecelik bir fark vardır. Yani iki ölçek de -suyun kaynama noktalarının başlangıç dereceleri farklı olsa da- aynı birim büyüklüklerini kullanırlar. Eksi derecelerin olmadığı Kelvin’de; 273 Kelvin, 0 santigrat dereceye eşittir. Dolayısıyla mutlak sıfır olarak adlandırılan 0 Kelvin de -273 santigrat dereceye eşit olur.
“Bilim, kendisine sunulan her problemle korkusuzca yüzleşecek, sonsuza dek geçerli, onurlu yasalarla bağlıdır.” Sözüyle bilime olan inancını anlatan William Thomson, (Lord Kelvin olarak da bilinir) 1824-1907 yılları arasında yaşamış zamanın en büyük fizikçilerinden biriydi. Termodinamikte gazlar için tanımlanmış mutlak sıfır kavramını tüm maddelere uyarladı. Kelvin adını verdiği ölçeğinde mutlak sıfırı başlangıç noktası olarak kabul etti. Kelvin ölçeği, bugün vefatından yüz yıl sonra sıcaklığın ölçülmesinde yararlanılan üç temel ölçekten biri olarak adını yaşatıyor.
Khan Academy
Bilimsel İlkelerin Küçük Kitabı, Tubitak Kitapları, 2005