Ockham'ın Usturası

15 Ağustos 2021 17:18 Haftalık Kültür
resimler-kitap/Ockhamın_usturası_moren_haber.jpg
google news

Ockham’ın Usturası doğru bilgiye ulaşmanın yöntemini gösteren temel bir bilimsel prensiptir. Bu prensibe göre karşılaştığınız bir problemde karşıt açıklamalar eşit ise, en basit olan açıklama doğru olmaya en yatkın olandır.

 21.yy. terminolojisinde karşımıza "Simple is the best! "(basit olan en iyisidir) olarak çıkan prensip, aslında 14. Yy. Orta Çağ Avrupa’sında İngiliz rahip  Ockham’lı William tarafından ortaya atılmıştır.

Rivayete göre William sabah tıraşını olurken yüzünü kesiyor ve çok sinirleniyor. Bunun üzerine düşünüyor ve kızgınlığının sebebini sorguluyor. Kızgınlığının sebebi tıraş olurken kendisini kesmesi mi yoksa usturasını bilemeyi unutmuş olması mı? Bunun üzerine bu deneyiminden etkilenerek basitlik prensibini geliştiriyor.

Örneğin sokakta birkaç sene önce düğününe gittiğiniz kadın bir arkadaşınızla karşılaştınız ve karnının epeyce şişkin olduğunu gördünüz. Ne düşünürsünüz? Arkadaşınızın hamile olduğunu mu düşünürsünüz? Yoksa bilmediğiniz bir hastalığın arkadaşınızın karnını anlamadığınız bir şekilde şişirdiğini mi varsayarsınız?

ockhamın usturası görsel

Ockham’ın usturasına göre en basit, varsayımların tıraş edildiği açıklamanın doğru olma olasılığı daha fazladır. Gerçekten de gündelik hayatınızda karnı öne çıkmış kadınların çoğu hamiledir, pek azının hasta olduğu için bedeni şişmiştir.

Peki varsayımlardan arındırılmış bilginin doğru olmaya en yatkın olduğu fikrini günlük sosyal hayatımızda nasıl uygulayabiliriz? Ockhamın usturasından nasıl yararlanabiliriz?

İş takviminiz çok dolu ve yeni iş gününde sizi bekleyen bir sürü görev var olduğunu varsayalım. İşlerin yetişemeyeceğinden endişe ediyorsunuz ve düşündükçe tamamlamanız gereken tüm görevler kafanızda bir yumak haline dönüşüyor. Ockhamın Usturasına göre en basit, komplike olmayan ve varsayımlar üzerinden dallanıp budaklanmayan görevden başlamak en doğrusu olacaktır.

ockhamın usturası görsel resim

Sonuç olarak "Entia non sunt multiplicanda praeter necessitatem" Latince orijinal ifadesiyle literatüre geçen Ockham’ın Usturası’nın özü şudur:
Zorunda olmadıkça varlıkları çoğaltmayın, en yalın ve varsayımdan uzak açıklama gerçeğe en yakın olandır. Bu yöntemden kendi düşünceleriniz ve duygularınızı anlamakta, sosyal yaşantınızı koordine etmekte de yararlanabilirsiniz.

Bikram: Yogi, Guru, Saldırgan

05 Eylül 2021 12:00 Haftalık Kültür
resimler-kitap/Bikram_yogi_guru_predator.jpg

Bikram Choudhury 1970’ler Amerika’sında Hindistan’dan kendini ithal etmiş bir yogi yani yoga uygulayıcısı. Kendi adını verdiği Bikram Yoga ile kendine has bir yoga felsefesi yarattığı ve kendine mal ettiği 26 duruş 2 nefeslik özel seriyi uyguladığı biliniyor. Bikram Yoga, diğer adıyla sıcak yoga, ekstrem sıcak bir ortamda kişinin kendi fiziksel sınırlarını zorlayarak gerçekleştirdiği bir yoga türü denilebilir.

Netflix yapımı Bikram: Yogi, Guru, Predator adlı belgesel bu yoga türünün ortaya çıktığı zamandan beri sayısız kişiyi etki altına alışını, eski ABD Başkanı Nixon’ı iyileştirip Hollywood ünlüleri gibi üst düzey kişiler arasında popüler olup medyada büyük bir yer buluşunu anlatılıyor. Bu yoga ile beraber yoga'yı ABD'de popülerleştirip fenomen haline getirme süreci ve bu sürecin sonunda başlangıçtaki halinden ne kadar uzaklaştığı aktarılıyor.

yogi bikram yoga pozunu verirken fotoğrafı

Bikram'ın belgeselin başında ilk ortaya çıktığı zamanki yeni bir başlangıcın getirdiği tazelik ve güzel niyetlerden oluşan enerjisi o zamanlara tanıklık etmiş kişilerin ifadelerinden hissediliyor. Onun için dönüm noktalarından biri geçirdiği talihsizlik üzerine pes etmeyişi ve ABD’ye gidip Başkan Nixon’a şifa oluşu. Bunun üzerine yeşil pasaport almak için hiç uğraşmadığını aktarıyor, Nixon’ın ona hayranlığı ve minnettarlığının bir timsali olarak ABD pasaportu edindiğini ifade ediyor.

Zamanla kitlelere yayılan Bikram Yoga, belki topluluk psikolojinden belki de gerçekten yoga serisinin veya metodunun gerçekten insanlara iyi gelişinden hızlıca büyüyor ve onu zamanla piramidin tepesindeki kutsal zengin adama çeviriyor. Ancak metot Bikram’ın kişileri aşağılamasını da içeriyor. Şifanın çoğunlukla aşağılanma üzerinden bireyin kendini bastırarak Bikram’a teslim etmesine dayalı aktarımı Bikram’ın yarattığı iyi niyet kalkanının zamanla işlevini yitirmesine ve çatlaklar oluşmasına sebep oluyor.

biikram sıcak yoga salonunda yoga eğitimi verirken

Bikram ve yoga topluluğu, özünde varlığını Bikram’ın varlığına adamış kimseler tarafından oluşturulan bir topluluk. Bu topluluğun bireylerinin manevi olduğu kadar maddi anlamda da topluluğun içinde kalmasına yol açan kapalı bir sistem üzerine kurulu. Ancak sistemin özünü oluşturan güç yani Bikram’ın kendisi, insanların ona duyduğu olağanüstü bağlılığının sebep olduğu vazgeçilmezlik hissi sebebiyle zamanla sorumsuzlaşıyor ve bu durum onun eylemlerinde doğru yanlış kavramlarını yitirmesine sebep oluyor. Bir kadınla birlikte olmak için rızasının gerektiğini ve bu rızanın sahibi olamayacağı olasılığını idrak edemez hale gelen Bikram, zamanla idrakini kaybetmiş suçlu olduğunu kabullenemeyen bir tecavüzcüye dönüşüyor.

Ne var ki, masumiyet karinesine göre Bikram bir suçlu değil. Bikram’a yönelik bir soruşturma ve kovuşturma cinsel saldırı anlamında olmamış. Çünkü cinsel saldırıya uğrayan kadınlar için yapabilecek en iyi şey yollarına devam etmek olmuş.

Kendisine tecavüz eden kişinin alnını öpüp odasına geri döndüğünde bir daha olmaması için dua eden mağdurların ifadelerinden anlaşıldığı üzere bu kadınlar sistemin en şansız halkası olarak kendilerini sevmeyi sürdürmek zorunda kalmışlar çünkü hayatlarının kendileri ve sevdikleri için devam etmesi gerektiğini fark etmişler. Piramidin üstünde oturanın hipnotize eden kudretinin fazlasıyla altında oldukları gibi çıkaracakları sesin bu piramidi yıkmaya yetmeyeceğini düşünmüşler.

Mağdurların psikolojisini aktaran belgeselde, bu insanların davranışlarının sorgulanmaması gerektiği de hissettiriliyor. Davranışlarının sebeplerini anlamakta kendilerinin de çok büyük zorluklar çektikleri görülüyor çünkü.

Kutsal çemberin etrafına toplanmış toplulukların -içerde paylaştıkları ne olursa olsun- karanlık taraflarını aydınlatan bu türdeki üretimler, aslında hiç sahip olmadığı bir ışık ona bahşedilmiş gibi davranan bir insan evladından insanların gözlerini alamayışını gözler önüne seriyor.

Halbuki o insan evladının, Bikram’ın kendisine Nixon’ın bahşettiğini söylediği yeşil kartının aslında hiç olmayışı gibi, herhangi birinden bir farkı olmadığı anlaşılıyor.